Görünmez olur bazen hayat, kaybolur avuçlarından. Kayıp gider geçmişin ve geleceğin… Sen ne yapacağını bilmeden baka kalırsın neden olduğunu bilmeden isyan edersin kendini şansız, uğursuz birisi olarak görmeye başlarsın umutlarının yok olduğunu düşüncelerinin artık yetersiz olduğunu hissedersin.
Zamana karşı savaşını yitirdiğini bilirsin. Bütün cephanenin tükendiğini bilerek tekrar savaşmanı ister senden bunu başaramayacağını tekrar ayağa kalkmanın bu kadar kolay bir şey olmadığını düşünürsün, aslında senden istediği tek şey inanmandır. Elinden aldıklarının daha fazlasını sana vereceği için elinden aldığını fark etmeni ister.
Bizler bu kaybedişlerin isyanlarını yaşarken o bizim için kurtuluş zincirlerini çoktan hazırlamıştır aslında sadece görmemizi, hissetmemizi ister. Biz bunun farkında olmadığımız için kendimizle olan yüzleşmemizi hep erteleriz. Başka sebeplerde ararız kaybolmuşluğumuzu, kendimize dönüp bakmak aklımıza gelmez gelse de bu durumdan kaçmayı tercih ederiz. Ya hazır değilizdir ya da gerçekten kendimizin farkında değilizdir. Tutunamadığımız hayat bizi oradan oraya savururken bir ömür kaybedişlerin arkasında söylenerek geçer, geriye kalan tek şey eskiden yaşadıklarımızın hatıralarına tutunmaktır.
Bu hatıraların mutlu ettiği birkaç dakikanın arkasına sığınmak yerine neden uyanmayı tercih etmeyiz? Neden inanış tarzımızı şükretmek yerine ona isyan etmeyi tercih ederiz? Kolay olan isyan bizim sonumuzu bu kadar kolay bir sonuca sürüklerken olduğumuz durum içerisinde yapacağımız her teşekkür bizi kaybettiklerimizden daha fazlasını verecek aslında…
Evren yaşadığımız bu durumların hepimiz için bir sınav olduğunu suratımıza vururken, bizden istediği yaşadıklarımızın bir tesadüf olmadığını, her şeyi bir neden sonuç ilişkisinde değerlendirmemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyor… Bizi soktuğu her sıkıntılı durumda uyanmamızı beklerken neden kaçıyoruz kendimizden…
Serdar Cedric
Serdar Cedric

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder